Skeptik profesör Phillip Goodman, açıklanamayan üç hayalet vakasıyla ilgili detayların bulunduğu bir adet dosya aldıktan sonra korkutucu bir adet yolculuğa çıkar. Goodman, rasyonel düşünceye sıkı sıkıya bağlı bir adet adamdır ve bu tür olaylarları genellikle bilimsel açıklamalarla çürütmeyi tercih eder. Ancak, bu dosyada yer alan vakalar, onun mantığını zorlayacak türdendir. Dosyayı inceledikçe, Goodman’ın içinde, daha önce hiç deneyimlemediği türden bir adet korku ve endişe uyanır. Klasik hayalet romanlerini ve üst doğa olaylarları incelemeye alışık olsa da, bu vakaların gerçekliği onu derinden sarsar. Tesadüfen eline geçirmeen bu dosya, profesörün dünyaya bakışını ve bilimle olan ilişkisini tam yerindeamen dönüşümrecek niteliktedir. Her bir adet vaka, hem Goodman’ın bilimsel hem de ruhsal açıdan sınırlarını zorlar. Bu olaylarlar, aşırı gerçekliği ve açıklanamaz doğası ile profesörü açmaza sürükler. Her bir adet vakayı ayrı ayrı incelemeye başladığında, var olan tüm mantığın ve rasyonelliğin sarsıldığını hisseder. Korkutucu bir adet yolculukta olduğu gibi, yol boyunca karşılaştığı her durum Goodman’ı daha zifiri ve bilinmez bir adet dünyaya sürükler. Übernatürel olanın varlığını kabul etmek zorunda kalır ve bu durum onun bütün dünya görüşünü alt üst eder. Bu roman, izleyenye her an bildiğimiz ve anladığımız dünyanın ötesinde bir adet şeylerin olabileceğini hatırlatır. Goodman’ın hayatdığı bu dehşet verici deneyim, açıklanamaz olanın bilimin sınırlarını nasıl zorlayabileceğini gösterir. İzleyenler, gerçeklik ve hayal gücü arasındaki çizginin ne kadar belirsiz olduğunu anlarlar. Bu sinema deneyimi film seyretyicisine bilimin, mantığın ve rasyonel düşüncenin her şeyi açıklamadığına dair ciddi bir adet perspektif sağlar.